Слово на турецком öğrenci

öğrenci[оренджи]
студент, ученик, школьник

Öğretmen, genç kızın yeteneğini fark etti ve onu kendine öğrenci olarak kabul etti

Учитель признал талант девушки и принял ее в ученицы

Mehmet, her daim öğrencilerine tarihin önemini anlatır ve onları tarihin derinliklerine götürürdü

Мехмет всегда объяснял своим ученикам важность истории и увлекал их в глубь истории

Üçüncü kişi ise, genç bir üniversite öğrencisiydi

Третьим человеком был молодой студент университета

Bir araba kazasında yaralı halde yere düşen genç öğrenciye, yaşlı kadın koşarak yardım etti

Пожилая женщина побежала на помощь молодому студенту, пострадавшему в ДТП

Genç öğrenci ise, üniversite hayatının bazen zorlu olduğunu ve destekleyici arkadaşlara ihtiyacı olduğunu ifade etti

Молодой студент заявил, что университетская жизнь иногда бывает сложной, и ему нужны друзья, поддерживающие его

İş adamı, genç öğrenciye iş hayatında başarılı olması için tavsiyeler verdi

Бизнесмен дал совет молодому студенту быть успешным в деловой жизни

Genç öğrenci de, yaşlı kadına şefkat ve sevgiyle davrandı

Молодой студент отнесся к старой женщине с состраданием и любовью

Okulda başarılı bir öğrenci olmaya devam ettim ve sık sık ödüller kazandım

Я продолжал успешно учиться в школе и часто занимал призовые места

Öğrenciler, etrafta gezinen kuşları izleyerek vakit geçiriyorlardı

Студенты проводили время, наблюдая за птицами, летающими вокруг

Öğrenciler, öğretmenlerinin sözlerinden ilham alarak hayallerini gerçekleştirmek için çaba göstermeye karar verdiler

Вдохновленные словами своего учителя, студенты решили стремиться к осуществлению своей мечты

Derslerimin yanı sıra, öğrenci kulüplerinde yer aldım ve birçok etkinliğe katıldım

Помимо учебы, я был вовлечен в студенческие клубы и участвовал во многих мероприятиях