inanmak[инанмак]
веритьBir daha hiç geri dönmeyeceğine inanıyordu
Он считал, что никогда не вернется
Ama elbette ki büyükler buna inanmazlar
Взрослые вам, конечно, не поверят
Sahneye çıkmak için çok çalışması gerekiyordu, ancak hayallerinin peşinden gitmek için buna değeceğine inanıyordu
Ей пришлось много работать, чтобы выйти на сцену, но она верила, что это стоит того, чтобы следовать своей мечте
Kız, üzgün bir şekilde bu sözlere inanmaya başlamıştı
К сожалению, девушка начала верить в эти слова