büyük
большой
Aşkım gün geçtikçe büyüyor
С каждым днём моя любовь становится всё сильнее.
Portakallar mandalinalardan daha büyüktür
Апельсины больше мандаринов
Büyüklerle çok vakit geçirdim
Я долго жил среди взрослых
Dünya, Jüpiter, Mars ve Venüs gibi büyük gezegenlerin haricinde isimsiz yüzlerce gezegen olduğunu biliyordum
Я знал, что, кроме таких больших планет, как Земля, Юпитер, Марс, Венера, существуют еще сотни других
Altıncı gezegen beşincinin tam on katı büyüklüğündeydi
Шестая планета была в десять раз больше предыдущей
Ama elbette ki büyükler buna inanmazlar
Взрослые вам, конечно, не поверят
Bu ayakkabılar benim için çok büyük
Эти туфли мне велики
Eldivenler benim için çok büyük
Эти перчатки мне очень велики
Bir gün, ülkenin başkentinde büyük bir çevre kirliliği skandalı ortaya çıktı
Однажды в столице страны разразился крупный скандал, связанный с загрязнением окружающей среды
Türkiye'de son yılların en büyük yolsuzluk skandalı, ülkenin en büyük bankalarından birinin ortaya çıktı
Крупнейший коррупционный скандал последних лет в Турции разразился в одном из крупнейших банков страны
Bu insanlar, birbirleriyle çok fazla konuşmuyorlardı ve büyük çoğunluğu kendi işleriyle uğraşıyordu
Эти люди мало разговаривали друг с другом, большинство из них были заняты своими делами
Seyahat ettiği her yerde, farklı kültürler ve insanlarla tanıştı ve bu da onu büyük bir şekilde etkiledi
Везде, где он путешествовал, он встречал разные культуры и людей, которые оказали на него большое влияние
Birçok oyun sergiledi ve her yerde büyük hayran kitlesi kazandı
Он играл во многих пьесах и приобрел огромное количество поклонников повсюду
Dans etmek onun için bir tutkuydu ve hayatının büyük bir bölümünü bu tutkusu için harcadı
Танцы были ее страстью, и она посвятила этому увлечению большую часть своей жизни
Başkalarına yardım etmek ona büyük bir mutluluk veriyordu
Помощь другим приносила ему большое удовольствие
Bir grup maceracı, büyük bir dağa tırmanmaya karar verirler
Группа искателей приключений решила взобраться на большую гору
Zirvede, büyük bir mağara görürler
На вершине они увидели большую пещеру
Sonunda, Zeynep'in albümü yayınlandı ve halk tarafından büyük bir ilgi gördü
Наконец, альбом Зейнеп был выпущен и получил большое внимание со стороны общественности
Bilim adamı olan Murat, yıllarca bir laboratuvarda çalıştıktan sonra sonunda büyük bir keşif yaptı
Мурат, ученый, наконец-то сделал великое открытие после долгих лет работы в лаборатории
Üniversiteye başladığımda, büyük bir şehirde yaşıyordum ve bu benim için oldukça zor bir süreçti
Когда я поступила в университет, я жила в большом городе, и для меня это был очень сложный период.
Hayatımın büyük bir bölümü işle geçiyor
Большую часть своей жизни я провожу на работе
Bu benim hayatımda büyük bir değişiklik yarattı
Это сильно изменило мою жизнь
Bu teklif, genç kız için çok büyük bir fırsattı ve kabul etti
Это предложение было прекрасной возможностью для молодой девушки, и она приняла его
Kız, cesaretini toplayarak yarışmaya katıldı ve büyük ödülü kazandı
Девушка набралась смелости, приняла участие в конкурсе и выиграла главный приз
Sonunda, büyük bir ressam oldu ve dünyanın dört bir yanındaki insanların kalplerine dokundu
В конце концов, он стал великим художником и затронул сердца людей по всему миру
Bu, modern toplumun gelişiminde büyük bir etkiye sahip oldu
Это оказало большое влияние на развитие современного общества
Bu, genetik kodun anlaşılmasında büyük bir adım olacaktı
Это стало бы важным шагом в понимании генетического кода
Bu keşif, genetik biliminin ilerlemesi için büyük bir adım oldu
Это открытие стало важным шагом вперед для развития генетической науки
Newton'un çalışmaları, modern bilimin gelişmesine büyük katkı sağladı
Работы Ньютона внесли большой вклад в развитие современной науки
Dünyanın en büyük devasa yaratıklarından biri olan mavi balinaların neden bu kadar büyük olduğu uzun süredir bir sır olarak kalmıştı
Долгое время оставалось загадкой, почему синие киты, одни из самых крупных гигантских существ в мире, такие большие
Bu kadar büyük bir vücudun besin alımı ve metabolizma açısından nasıl sürdürülebilir olduğu hala bir gizemdi
До сих пор остается загадкой, как такое большое тело было устойчивым с точки зрения потребления питательных веществ и метаболизма
Tesla, elektrikli araçların popülerleşmesine önemli bir katkı sağladı ve özellikle Model S gibi araçlarıyla büyük bir başarı elde etti
Компания Tesla внесла значительный вклад в популяризацию электромобилей и достигла большого успеха, особенно с автомобилями, как Model S
Bu, NASA gibi büyük kuruluşlarla rekabet edebilecek bir şirket kurduğu anlamına geliyor
Это означает, что он создал компанию, которая может конкурировать с такими крупными организациями, как NASA
Fizikçiler, evrenin büyük ölçekli yapılarından atomaltı parçacıklara kadar her şeyi inceleyerek, doğanın temel yasalarını anlamaya çalışırlar
Физики пытаются понять фундаментальные законы природы, изучая все - от крупномасштабных структур Вселенной до субатомных частиц.
Bitki koruma çalışmaları, sürdürülebilir tarım uygulamaları ve doğal kaynakların korunması için büyük bir öneme sahiptir
Мероприятия по защите растений имеют большое значение для устойчивого ведения сельского хозяйства и сохранения природных ресурсов
Mühendisler, daha hızlı işlemci, daha büyük ekran, daha yüksek çözünürlüklü kamera gibi özellikler için farklı bileşenlerin seçimi üzerinde çalıştı
Инженеры работали над подбором различных компонентов для таких функций, как более быстрый процессор, больший экран, камера с более высоким разрешением