bilmek

bilmek

знать

Dünya, Jüpiter, Mars ve Venüs gibi büyük gezegenlerin haricinde isimsiz yüzlerce gezegen olduğunu biliyordum

Я знал, что, кроме таких больших планет, как Земля, Юпитер, Марс, Венера, существуют еще сотни других

Herkesin bildiği gibi, Amerika’da güneş tam tepedeyken Fransa’da batmaktadır

Все знают, что, когда в Америке полдень, во Франции солнце уже заходит

Coğrafyacı denizlerin, nehirlerin, şehirlerin, dağların ve çöllerin yerlerini bilen kişidir

Географ - это ученый, который знает, где находятся моря, реки, города, горы и пустыни

O halde sadece çocuklar ne aradıklarını biliyor

Одни только дети знают, чего ищут

Bunu nereden biliyorsun?

Откуда ты знаешь?

Oraya nasıl gitmek lazım ki bilmem

Я не знаю, как туда ехать

Ben bazen arkadaşlarımı ya da ailemden birini bilmeden kırıyorum

Иногда я нечаянно обижаю друзей или кого-нибудь из своей семьи

Yanlış olan bir şeyi biliyordum

Я знала, что что-то не так

Oraya nasıl gitmek lazım ki biliyorum

Я знаю как туда ехать

Kendisiyle arkadaş olacak ve çok iyi anlaşacakları iyi kalpli bir çocuk biliyorum

Я знаю одного добродушного мальчика, который подружится с ним, и они очень хорошо поладят

Hayatın bazen zorlu olduğunu biliyorum, ama ben pes etmedim ve hayallerimi gerçekleştirdim

Я знаю, что жизнь иногда бывает сложной, но я не сдалась и реализовала свои мечты

Ancak o zamanlar Bitcoin henüz çok az biliniyordu ve garson ödemenin doğru şekilde yapılıp yapılmadığını bilmiyordu

Однако в то время биткоин был еще мало известен, и официант не знал, правильно ли был произведен платеж

Dünya hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı ve başka insanlarla hiç karşılaşmamışlardı

Они ничего не знали о мире и никогда не встречали других людей

Yirminci yüzyılın başında, insanlar güneş enerjisi hakkında pek bir şey bilmiyordu

В начале двадцатого века люди мало что знали о солнечной энергии